Your browser doesn't support javascript.
Show: 20 | 50 | 100
Results 1 - 4 de 4
Filter
1.
J Obstet Gynaecol ; : 1-6, 2022 Jul 19.
Article in English | MEDLINE | ID: covidwho-2312707

ABSTRACT

The aim of this study was to demonstrate the poor prognosis of severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS-CoV-2) infection in unvaccinated pregnant women. In this retrospective study, the clinical and laboratory parameters of 26 pregnant or immediately postpartum patients, who were hospitalised and needed intensive care unit (ICU) follow-up due to coronavirus disease 2019 (COVID-19) infection were reported. All pregnant patients who followed up in the ICU were unvaccinated. The mortality rate was calculated as 34.62% in the patients included in the study who were admitted to the ICU. Among patients hospitalised in the ICU, the maternal mortality and stillbirth rates associated with COVID-19 infection were found to be 156.28/100,000 and 11.54%, respectively. Preterm birth occurred in 58.33% of the patients who delivered. 79.17% of the patients were delivered by caesarean section. Lymphopenia, high ferritin, interleukin-6, lactate dehydrogenase, D-dimer and C-reactive protein values were found to be associated with mortality. The course of pregnant patients with COVID-19 infection is not always predictable. Clinical and laboratory data should be evaluated in combination for disease prognosis. Adequate information should be given about the importance of vaccination.Impact StatementWhat is already known on this subject? The SARS-CoV-2 infection has caused a public health crisis worldwide. As a result of studies on coronavirus disease 2019 (COVID-19) infected pregnant women, it was observed that there was an increase in maternal and perinatal mortality. There has been an increase in intensive care unit (ICU) admissions, especially after patients infected with the Delta variant. The pandemic continues with an unpredictable course of the new variants.What do the results of this study add? Compared to the pre-pandemic period, COVID-19 infection caused a more than 10-fold increase in maternal mortality, particularly after the Delta variant. In intensive care follow-up, low lymphocyte count, high lactate dehydrogenase, D-dimer, C-reactive protein, ferritin and interleukin-6 values are indicators of poor prognosis.What are the implications of these findings for clinical practice and/or further research? COVID-19 infection causes increased maternal mortality. Considering that all of the patients admitted to the ICU in our study were unvaccinated, pregnant women should be encouraged to get vaccinated.

2.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:44-45, 2022.
Article in Turkish | Academic Search Complete | ID: covidwho-1756097

ABSTRACT

Amaç: SARS-CoV-2 enfeksiyonu;asemptomatik enfeksiyon, hafif üst solunum yolu hastalığı, şiddetli viral pnömoni kaynaklı solunum yetmezliği ve hatta ölümü kapsayan oldukça geniş bir klinik spektruma sahiptir. COVID-19’un klinik belirtileri esas olarak solunumsal olmakla birlikte, olgu sayıları arttıkça COVID-19 tanılı hastalarda önemli oranda majör kardiyak komplikasyonlar (kardiyak hasar, şok ve aritmiler, ani kardiyak arrest) bildirilmiştir. Ayrıca akut miyokardit, ventriküler aritmiler ve akut koroner sendrom (AKS) SARS-CoV-2 enfeksiyonunun ilk klinik belirtisini temsil edebilir. Çalışmamızda AKS tanısı ile koroner yoğun bakım ünitesinde takip edilmekteyken rastlantısal COVID-19 RT-PCR testi pozitif tespit edilen hastalar ile COVID-19 pnömoni nedeniyle takip edilirken AKS tanısıyla koroner anjiyografi (KAG) uygulanan hastalardaki klinik sonuçları karşılaştırmayı planladık. Gereç ve Yöntem: RT-PCR (+) AKS ve COVID-19 pnömoni tanılı KAG yapılan hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastalar yatış tanısı AKS (grup 1) ve COVID-19 pnömoni (grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. Hastaların demografik verileri ve klinik sonuçları karşılaştırıldı Bulgular: Çalışmaya toplam 73 [grup 1 (n=36), grup 2 (n=37)] dahil edildi. Grup verileri Tablo 1’de sunulmuştur. KAG sonucunda anlamlı olmamakla birlikte tıbbi takip önerilen hasta oranı grup 2’de yüksekken, koroner arter bypass greft (CABG) önerilen hasta oranı grup 1’de yüksekti. Mortalite grup 2’de (%21,6) anlamlı yüksekti (p=0,08). Sonuç: COVID-19 pnömoni tanılı AKS gelişen hastalarda KAG sonucu non-kritik lezyonlar nedeniyle tıbbi takip kararı verilen hasta sayısı AKS tanılı hastalardakinden yüksek, CABG kararı alınan hasta sayısı da düşük bulundu. Bu veriler grup 1’de ağırlıklı olarak plak rüptürüne bağlı Tip 1 akut miyokart infarktüsü (MI) olgularının, grup 2’de ise oksijen sunum dengesizliğine bağlı Tip 2 MI olgularının daha fazla olduğunu düşündürmektedir. Mortalite grup 2’de daha yüksekti. COVID-19 enfeksiyonu tarafından tetiklenen yoğun enflamatuvar yanıt, meydana gelen sitokin fırtınası, endotelyal ve mikrovasküler hasar, hiper koagülopati, metabolik talepteki artış ve oksijen sunumunda azalmanın mortalitenin yüksek olmasında etkili olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca COVID-19 pnömoni tanısıyla takipli hastalarda belirgin EKG değişikliği yok ise AKS’nin daha çok hipoksiye sekonder olabileceği gözönünde bulundurularak KAG kararı verilmelidir. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

3.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:46-47, 2022.
Article in Turkish | Academic Search Complete | ID: covidwho-1756043

ABSTRACT

Amaç: COVID-19 pandemisinde yaş, erkek cinsiyet, hipertansiyon (HT), diabetes mellitus (DM), koroner arter hastalığı (KAH) ve obezite gibi faktörlerin mortalite ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Obezitenin hastane ve yoğun bakım (YB) yatış olasılığını, mekanik ventilasyon (MV) gereksinimini arttırdığı ve kötü prognostik faktör olduğu ileri sürülmüştür. Bu çalışmada obezite ile ilişkilendirilen vücut kitle indeksi, bel çevresi, epikardiyal ve deri altı yağ kalınlıklarının COVID-19 enfeksiyonunda YB yatış, invaziv MV (ÍMV) gereksinimi ve mortalite ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Etik kurul onayından sonra 01.01.2021 tarihinden itibaren yoğun bakımda (YB) tedavi edilen PCR pozitif ve toraks bilgisayarlı tomografi (BT) çekilmiş erişkin hastalar çalışmaya alındı. Hastaların demografik verileri, YB yatış günündeki laboratuvar parametreleri ve yandaş hastalıkları kaydedildi. Vücut kitle indeksleri (VKÍ) hesaplandı. Supin pozisyonda bel çevreleri (BÇ), toraks BT’lerinden epikardiyal yağ kalınlığı (EYK) ve deri altı yağ kalınlığı (CYK) ölçümleri yapıldı. Hastalar iki gruba ayrıldı: grup 1 (VKI <25), grup 2 (≥25 VKI). YB’de karşılaşılan komplikasyonlar, hastane YB yatış süreleri ve tedavi sonucu kaydedildi. Bulgular: Çalışmadaki 105 hasta ortalama 62,22±16,01 yaşında olup, %71,4’ü erkekti. Grup 1’e göre grup 2’deki hastalarda BÇ, EYK ve CYK anlamlı olarak yüksekti (p=0,001, p=0,029, p=0,014). Hastaların demografik ve klinik verileri Tablo 1’de görülmektedir. Ínvazif MV, 78 hastaya uygulanmıştı. ÍMV uygulanan ve uygulanmayanlarda VKÍ, BÇ, EYK ve CYK değerleri benzerdi (Tablo 2). IL-6 ve C-reaktif protein ile ÍMV ihtiyacı arasında anlamlı korelasyon mevcuttu (sırasıyla;p=0,050, p=0,032). Sonuç: COVID-19 hastalarında obezitenin morbidite ve mortalite için predispozan risk faktörü olduğu bildirilmektedir. TNF-alfa, IL-1 ve IL-6 gibi enflamatuvar sitokinlerin birçoğu yağ dokusundan salgılanmaktadır. COVID-19 enfeksiyonunda enflamasyon artışı, yüksek mortalite oranı ile ilişkilendirilmiştir. Yüksek VKÍ’ye sahip COVID-19 hastalarının medikal komplikasyon, invaziv MV ve mortalite oranları daha yüksektir. Çalışmamızda bel çevresi, epikardiyal yağ ve deri altı yağ kalınlıkları beklendiği gibi VKÍ >25 olan hastalarda daha yüksekti. Ancak bu parametrelerin mortalite ile ilişkisi saptanmadı. Bu araştırmadaki bulgular;obeziteden kaynaklanan riskler ve bunların mevcut küresel salgındaki önemi konusunda farkındalığı artırmak için yürütülen ve devam etmekte olan çalışmanın ön sonuçlarıdır. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

4.
Ulus Travma Acil Cerrahi Derg ; 28(3): 395-398, 2022 Mar.
Article in English | MEDLINE | ID: covidwho-926047

ABSTRACT

We present here a gastrostomy procedure performed on a patient diagnosed with COVID-19 with no oral intake due to esophageal cancer in order to permit the initiation of COVID-19 treatment, and the COVID-19 protocols followed as per the pandemic guidelines. A 55-year-old female patient diagnosed recently with esophageal squamous-cell carcinoma was consulted for a surgical gastrostomy in the absence of oral intake due to complete esophageal obstruction prior to neoadjuvant chemotherapy. The patient had a new-onset cough and elevated body temperature (38°C) on admission to our clinic, and so was tested for COVID-19, with the final diagnosis established with PCR. In order to initiate COVID-19 treatment, a surgical gastrostomy was performed under semi-emergency conditions, following COVID-19 infection prevention guidelines. COVID-19 treatment, nutrition, and supportive therapy were initiated through the gastrostomy catheter. The patient is clinically stable on day 7 of treatment. A COVID-19 patient may require emergency surgical intervention during the fight against pandemic. When a surgical procedure is performed, all guidelines defined to protect healthcare workers from COVID-19 infection should be followed.


Subject(s)
COVID-19 Drug Treatment , Esophageal Neoplasms , Esophageal Neoplasms/drug therapy , Esophageal Neoplasms/surgery , Female , Gastrostomy/methods , Humans , Middle Aged , Operating Rooms , Pandemics
SELECTION OF CITATIONS
SEARCH DETAIL